Zeus ve Şeytan

İnsanlık tarihi hep dualite üzerinden şekillenmiştir: Biz iyi, onlar kötü; biz aydın, onlar karanlık; biz merhametli, onlar tiran... Örnekler uzar gider. Geniş çapta bakarsak evrende de aslında benzer bir düzen vardır, madalyonun hep öteki bir yüzü de vardır; gece ile gündüz, yaşam ile ölüm, sıcak ile soğuk. Bunlar Yin ile Yang kavramıyla bağlantılı şeyler, fakat ana konumuz Taoizm değil.

Sanılanın aksine gelişim tekillikten değil, dualiteden gelir. Çoğu 'modern' dinde -ki bunlara Tasavvuf ve Budizm de dahil- tekilliğe dönmek söz konusudur. Tasavvufçular fenafillah yaşamak ister, Budistler nirvana'ya erişmek ister; amaç ise geldiğimiz noktaya, yani ana kaynağa dönmektir. Fakat etrafa bir göz atarsanız, doğanın buna gayet aykırı davrandığını görürsünüz; A canlısını dünyanın çeşitli yönlerine dağıtın, 10 milyon yıl sonra döndüğünüzde A canlısının zibilyon çeşit farklı canlıya atalık etmeye başladığını görürsünüz. Doğa sürekli olarak birden iki çıkarır, böylece yaratılış çeşitlenir. Bu durumda ilk paragrafta bahsettiğim "düşmanlık" kavramının da ne denli doğal olduğunu görebilirsiniz.

Şimdi dürüst olalım, biz insanlar gururlu varlıklarız. Bir başkasına yamuk yapsak dahi eğer yaptığımız şeyden yarar sağlamışsak "haklı olan bendim" kafa yapısına girmemiz oldukça doğal. Bu şimdi de böyleydi, 100 yıl önce de, 1000 yıl önce de, 10.000 yıl önce de. İnsan grupları kendi kabilelerini geliştirme maksadıyla karşı kabilelere iftiralar attı. En basit örnek olarak Yunanlar ile Türklerin dalaşmaları örnek verilebilir.

Yavaştan konuya girelim, milyarlar tarafından 'kutsal' kabul edilen şeyler de aslında gayet insani hırslar sonucu oluşmuş şeylerdir. İbrahimi dinlerden bahsediyorum; özellikle Ortodoks Yahudilik oldukça milliyetçi ve ırkçı bir yapıya sahiptir. Sonradan kurulan İbrahimi dinler de doğal olarak Yahudiliğin etkisi altında kalmışlardır.

Peki, İbrahimi dinlerin 'baş düşmanı' kimdir? elbette Şeytan.

Şeytan'ın etimolojik kökenine bakarsanız ha-satan kelimesine rastlarsınız. İbranice de ha eki İngilizce'deki 'the' anlamına gelir, satan ise 'düşman' yahut 'rakip' demektir. Bu kelime tam olarak 'rakibimiz' gibi bir anlama geliyor. Yani Yahudilerin rakibi, Yahudi dinin gelişip yayılmasına engel olan düşman. Bunu öyle aşırı bilinmez bir kavrammış gibi düşünmeye hiç gerek yok, çünkü bu terim gayet de var olan ve varlığı ile Yahudi dinini engelleyen bir konsepte ait. Benzetme yapacak olursak bunu okumasına izin verilmeyip tarlada çalışmaya yollanan bir çocuğun "ailem okuyup gelişmeme engel oluyor" demesine benzetebiliriz.

Burada küçük bir parantez açmak istiyorum. 'Yahudilik dinini engelleyen varlık' demektense 'Hristiyanlığı engelleyen varlık' demek daha doğru olacaktır. Çünkü satan kelimesi Yahudilikte, Hristiyanlıktaki kadar bol bulunmaz.

Peki bu varlık kimdi ki de Yahudilik dininin yayılmasını engelleyen, üstelik zamanla tüm kötülüğün ve pisliğin üstüne atıldığı günah keçisi?

Bu varlık, tüm antik dinlerde bulunan 'Gök Tanrısı'ndan başka birisi değil. Spesifik bir isim arıyorsak da bu kesinlikle Zeus olur.

Zeus, İbrahimi dinlerin Şeytanıdır.



Şaşırdınız değil mi? hani Yunanlar 'cahiliye' dönemlerinde Allah'a tonton sakallı Zeus diyorlardı? Hani Zeus aslında beyaz sakallı Tanrıydı da Hades Şeytandı? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

Burada bir tür benzetme veya mecaz yok, İbrahimi dinlerin Şeytanı harbiden Zeus. Üstelik bir tomar dolusu kanıtım da var. Haydi onları incelemeye koyulalım.

İlk kanıt büyük yerden geliyor, İncil'den. Vahiy kitabından bir alıntı yapacağım:

"Pergamon'daki kilisenin meleğine yaz. iki ağızlı keskin kılıca sahip olan şöyle diyor: Nerede yaşadığını biliyorum; Şeytan'ın tahtı oradadır."
-Vahiy 2:13


Kafa karıştırmadan, gerektiği kadar bu ayeti açıklayayım. Pergamon günümüzde İzmir'de bulunan Bergama antik kenti. İki ağızlı keskin kılıca sahip olan ise İsa'dan başkası değil.

Peki Şeytan'ın tahtı?

Şöyle ki, Bergama eskiden gırla Pagan tapınağına ev sahipliği yapan bir memleketti. Fakat burada bahsedilen spesifik lokasyon gerçekten var, kısa bir araştırmayla 'Bergama Zeus Sunağı' olarak bilinen yapının fotoğraflarına rastlayabiliyoruz, ki bu da meşhur Şeytan'ın tahtı:





Bu yapının ilginç bir tarihi de var. İzmir'den alınıp Berlin'e götürülüyor. Evet! herifler koca binayı çalmışlar lan!

Her neyse, bu kanıtı sadece Zeus yahut genel olarak Pagan Tanrılarının/Tanrıçalarının 'Şeytan' damgası yediğini görmeniz için verdim. Damlaya damlaya göl olur misali, size vereceğim kanıtlar birikerek koca bir denize dönüşecek.

Tekrar İncil'den bir alıntı paylaşacağım:

"Tanrı'nın görünümü olan Mesih'in yüceliğiyle ilgili müjdenin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın İlahı onların zihinlerini kör etmiştir."
-2. Korintliler 4:4


Bu pasajın bazı yerlerde "Bu dünyanın İlahı" olarak çevrildiğine denk gelebilirsiniz. O dönemlerde dünya genel olarak Akdeniz ve çevresinden ibaretti, spesifik olarak İsa'nın yaşadığı varsayılan dönemde de dünya Roma kontrolü altındaydı ve Roma'da Yunan kültürünün neredeyse aynısını yaşatıyordu. Yani ayette geçen dünyanın Tanrısı, Roma ve Yunan dünyasının Tanrısıydı.

Roma'nın ya da Yunan'ın en yüksek İlahı kimdi? elbette Zeus ya da Jupiter. İkisi de aynı varlık, isimleri bile aynı. Hint-Avrupa kök dilinde Dyeus Pater olarak geçen Gök Tanrısı, Yunanistan'a gelince Deus-Zeus-Dias oluyor; Roma'da ise Jove Pater, Jovepitar ve en sonunda Jupiter oluyor. Çoğu Gök Tanrı figürünün Hint-Avrupa dinindeki Dyeus Pater figüründen geldiğini de belirtmekte fayda var. Yani bu ayetteki durum biraz da "Bu çağın İlahı Zeus'u mu seçeceksin, yoksa İsa Mesih'i mi seçeceksin?" olarak görülebilir.

Size özellikle Roma ve Yunan örneği veriyorum, fakat o dönemle ilgili şöyle birkaç yazı var:

"Mısırlılar en yüksek Tanrılarına Amun diyor, kendisi Yunanlıların Zeus'u ile özdeşleşir. Çünkü onların inancına göre, o her şeyin hükümdarı ve tanrıların ve insanların babasıdır."
- Herodot, Tarih 2:42


"Suriyeliler, Frigyalılar ve Persler - hepsi kendi Tanrılarına yakarıyor. Ancak ben; her isimde yalnızca Zeus'a yapılan başka bir yakarışı duyarım."
- Samsatalı Lukianos


Bu yazıları paylaşmamın sebebi, o dönemdeki her baş Tanrının aslında Zeus'un bir başka ismi olmasıydı. İslam'daki Allah'ın 99 ismini düşünün, ya da Hinduizm'deki Tanrıların aspekt'lerini ve avatar'larını düşünün.

Mesela Zeus o dönemde Zeus-Ammonas olarak da biliniyordu. Baal-Hammon olarak da biliniyordu. Zeus Oromasdes deniliyordu, ki bu da Ahura Mazda'dır; HRMSD sessiz harflerinin Yunan diliyle okunmasıyla Oromasdes kelimesine ulaşılmıştır. Ayrıca mevzubahis sessiz harfler farklı kültürlerde Hürmüz ve Hermes olarak da kendine yer bulmuştur, fakat burası ayrı bir konu. Size açıklamak istediğim şey tam olarak Zeus, Baal, Hubal, Ahura Mazda, Jupiter ve sayılamayacak kadar fazla Tanrının da aynı varlığa hitap etmesi ve bu varlığın İbrahimi dinlerin Şeytanı olması.



İncil'den bir alıntı daha gelsin mi? gelsin:

"Yetmişler sevinç içinde döndüler. “Ya Rab” dediler, “Senin adını andığımızda cinler bile bize boyun eğiyor.” İsa onlara şöyle dedi: “Şeytan'ın gökten yıldırım gibi düştüğünü gördüm."
- Luka 10:17


Bu kayda değer bir şey gibi gözükmeyebilir, fakat İncil'de söz konusu gökyüzü olduğunda genel sembolizm yıldızlarla ilişkilidir. İsa doğduğunda gökyüzünde bir yıldız belirir. Diğer bazı şeyler de Astroloji ve Takımyıldızların temsil ettiği hikayelerle bağlantılıdır. Fakat yıldırım? O dönemde yıldırımlar direkt olarak Zeus ile ilişkiliydi. Herakleitos kendi yazılarında, Kozmik Ateş ile ilgili şöyle der:

"Her şeyi yıldırım yönetir."

İbrahimi kaynaklarda çeşitli ifadeler geçer, fakat yıldırım çok az bulunur. Zaten, Şeytan neden bir alev topu ya da meteor olarak düşmüyor da yıldırım olarak düşüyor? Bizim Lut Kavmi olarak bildiğimiz Sodom ve Gomore'ye meteor düşüren Yehova, Şeytanı da aynı şekilde düşüremiyor mu? neden özellikle Yıldırım? bu da Şeytan ve Zeus arasındaki bağlantıyla ilgili açık bir sembolizm.




İncil'de geçen "Mark of the Beast" durumu da konuyla bağlantılı; hani meşhur 666 sayısı. Burada bahsedilen şeyin direkt olarak "para" olduğu ve üstündeki işaretin de İmparator Neron olduğu söylenir; fakat o dönemin paralarında en sık karşılaşılan şey Zeus'u temsil eden Basileus işaretiydi. Basileus terimi direkt olarak "Kral" anlamına gelen, Zeus'u da temsil eden bir ünvan.

Şöyle ki Zeus'u temsil eden tanrıya kültürlerde her daim "Kral" ünvanı verilmiştir. Sami kavimlerde Baal ve Molokh; Baal "Kral" demektir, Molokh ise "m-l-k" kökünden türemiştir ve mülk sahibi anlamına gelen "Melik" demektir. Baal ise yine Hristiyanlar tarafından Şeytana atfedilmiş bir isimdir; Beelzebub, gökteki sineklerin tanrısı. çoğu zaman Beelzebub, Şeytan ve Lucifer'ın aynı varlık olduğu da Hristiyanlar tarafından belirtilmiştir.

Zaten Beelzebub isimli varlığın ismini etimolojik olarak bölersek de Baal-Zevu-Elyon sözcüklerine erişiriz. Bu varlık İncil'de Şeytan'ın bir diğer ismi olarak belirtilse de asıl ismi "Sineklerin Tanrısı" anlamına gelen Beelzebub değil, Baal-Zevul'dur. Baal kelimenin tam anlamıyla Lord yahut Bey demektir; Antik Yunanlar dua ederken Zeus yerine "Ey Zeu!" der; Elyon ise Semitik dillerde gökyüzüyle ilişkili bir terimdir. Yani bu varlığın asıl ismi olan Baal-Zevul birleşik bir isimdir ve "Göklerin Efendisi Zeus" anlamına gelir.

Bu ünvan ve getirileri o kadar kadimdir ki Hristiyanlar direkt olarak kendi Tanrılarını yüceltmek için bu Pagan kavramlara çöreklenmişlerdir.

Mesela bir örnek, Demon Mührü olarak geçen "Bael's Sigil" sembolü zamanla Havari Petrus'un ve Vatikan'ın sembolü olan "Cennetin Anahtarları" sembolünde kendine yer edinmiştir. Zaten Petrus isminde de bariz bir "PTR", yani "Pater" kelimesini görebilirsiniz. Bu da Dyeus Pater ve Zeus ile ilişkili!



Peki ya Zeus'un ünvanları? mesela Zeus'un bir lakabı "Zeus Pantokrator"du. Kelime anlamı olarak 'Her şeyi avucunda tutan Zeus' gibi bir anlama geliyor. Peki bu ünvan'a ne oldu? aşırılıp İsa'ya verildi! Şimdi "Jesus Pantokrator" olarak bilinen şu ikonalar ile karşılaşıyoruz, hani şu Ayasofya'daki İsa resimleri:




Tanrıların Tanrısı Zeus'un ünvanı olan 'Theo ton Theon' ünvanı da yine İsa'ya ve Yehova'ya verildi.

"Exomologeisthe to Theo ton Theon, Allēlouia,
Hoti eis ton aiōna to eleos autou, Allēlouia!"

"Şükredin Tanrılar Tanrısı’na, Hallelujah!;
Çünkü O'nun merhameti sonsuzdur, Hallelujah!."

- Zebur 136

Peki anladık, Zeus ile Şeytan bir; peki diğer Tanrılar? güzelim Afrodit ve Astarte'ler, ihtişamlı Apollo ve Şamaş'lar? onlara ne oldu? onlar da Şeytan'ın emrindeki Demon'lara dönüştüler! Aynı Zeus'un emrindeki Tanrı/ça'lar gibi!

Bulduğum ilginç bir bağlantı şudur: Kutsala saygısızlık gibi görülen bir şey yapıldığında ülkemizde sık sık "Allah çarpar" der, ya da felç yahut epilepsi krizi geçiren kişilerin "Cin çarpması" diye bir şeyden mustarip olduğu öne sürülür. Çarpmanın Yıldırımlar ile olan ilişkisi, Cinlerin de Demon-Daemon'lar ile ilişkisi oldukça açık. Hatta "Allah çarpar" derken bile aslında "Zeus çarpar" denmek isteniyor. Antik Yunan dininde böyle hikayeler gırla var, mesela Kral Bellerefontis isimli kral sürekli güç kazanıp durur ve en sonunda uçan atına atlayıp Olimpos'a savaş açar, Zeus ise uzaktan bakıp attığı tek yıldırımla Bellerefontis'i taklaya getirir. Yani, kutsala saygısızlık yapıp haddini aşan bir insan 'çarpılır'.

Pagan Tanrılarının "Demon" haline getirilmesini açıklamak için bir Katolik Ansiklopedisinden alıntı yapacağım:

"Antik zamanlarda Yunanlar ve Romalılar da kendi tanrılarına tapınmış, hatta onların iyi olduğunu sanmış olabilirler. Fakat Hristiyan kutsal yazıtları, onların Tanrılarının Demon olduğunu açıkça belirtir."

Demon sözcüğünü ayrı bir araştırma konusu olarak ele almanızı tavsiye ederim, keza kendisi Antik Yunan'da 'bilge ruh' anlamına gelen "Daimon" sözcüğünden türemiş ve hakarete dönüştürülmüş bir kelimedir.

Mesela Afrodit ve Astarte -ki ikisi de aynı varlıktır- bir Demon olan Astaroth'a dönüştürülmüştür. Apollo ise Azazel, Samyaza ve Abaddon gibi isimlerle anılmıştır. Dagan isimli bir başka Tanrı da Demon'a dönüştürülmüştür. Ya da Janus-Biffrons olarak bilinen Roma Tanrısı "Biffrons" isimli bir Demon olarak Grimoire'lerde kendine yer edinmiştir.

Bu tür hakaretleri her yerde görebilirsiniz, Pagan Tanrıları Hristiyanlık dini tarafından hep kötü anılır. Mesela Slav dinlerinde Zeus'a Perkunas denir, günümüzde ise Perkunas'tan türeyen "Perkele" kelimesi Baltıklarda yaşayan kişiler ve Slavlar tarafından "Şerefsiz, Melun, İblis!" gibi anlamlara gelen bir hakaret olarak kullanılır. Hristiyanlar yayılırken Pagan'ları öyle aşağılamışlardır ki bu olayları biriktirerek koca bir ansiklopedi yaratabiliriz.

Küçük bir örnek: Zeus'un İskandinav yansıması olan Thor-Donar'ın Ağacının bir Hristiyan Azizi olan Boniface tarafından baltayla kesilip atılmasıdır. Sebep? çünkü bu ağaç putperestmiş. Sonra Bilek Metalciler kiliselerimizi yakınca mağdur olduk, yok ya.



Peki Yahudiler ve Hristiyanlar neden böyle bir şey yaptı? En basit cevap genellikle doğru çıkar; elbette hızlıca yayılmak için. Dönem Hristiyanlığının karşıtı, günümüzde Pagan inançlar olarak adlandırdığımız inançlardı; bu inançların başında da gök tanrı figürü bulunuyordu. Karşıt inancın baş figürü de Hristiyanlar tarafından "kötülüğün başı" olarak etiketlendi.

Hristiyanların yayılmak için bunu yapmaları, aşağılayıcı ve ezici davranmaları gerekiyordu; çünkü Pagan dinleri binyıllar boyunca çeşitli coğrafyalarda hüküm sürüp insanların kolektif bilinç altılarına işlemişti. Bu yüzden Pagan dinlere hakaretler edildi, insanlar atalarının yollarından uzaklaştırıldı ve atalarına yüz çevirdi, hatta ileri gidip atalarını kötülemeye teşvik edildiler. Türklere "Tengrici Şamanlar aslında Cinlerle konuşuyordu" denildi, İskandinavlara "Siz Şeytanlara tapıyorsunuz!" denildi; bu her millette tekrarlanan bir oyuna dönüştü. Fakat bu kadim inançları söküp yerine bambaşka bir şey koymanın zorluğu da bariz ortada olduğundan mütevellit kadim inançlardan bazı figürler alınarak İbrahimi inançlara enjekte edildi.

Mesela Havva karakteri direkt olarak Kibele ile bağlantılı bir figürdür. 'Toprak Ana' yahut 'Her Şeyin Anası' olan Magna Mater, İbrahimi inançlarda 'İnsanların Anası Havva' olarak yer edinmiştir.

Bir diğer konu ise Teslistir. Pagan inançlarında bu üçleme kavramına sık rastlarız. Hindularda Brahma-Vishnu-Shiva'dan oluşan -ki üçü de aynı varlığı farklı yönleri- Trimurti vardır, Yunanlarda Zeus-Poseidon-Hades vardır -bu üç Tanrı da aynı varlığın farklı yönleridir-. Hristiyanlık ise buna çöreklenip Tanrı-Oğul-Kutsal Ruh üçlüsünü oluşturmuştur. Tanrı-Oğul-Kutsal Ruh da aynı varlığın farklı yönleridir! bu duruma kelime anlamı olarak "Hipostaz" deniyor, dilerseniz araştırabilirsiniz.



Yavaş yavaş yazının sonlarına gelirken farklı bir konuya da değinelim. Mesela biz kendimize Türk diyoruz, Türk nedir? Türk kelime olarak Töre-ük kelimelerinden meydana gelir, bu da "Töreli, Töresi Olan" anlamına geliyor. Töre nedir? Hinduizm'deki Dharma ve Yunanlarda Nomos (Namus) kavramları ile aynı şey, ahlaki-dini-kozmik kurallar bütünü. Hemen hepsi de Gök Tanrıya bağlılık içerir, özellikle Dharma direkt olarak dini bir terimdir.

Ya da farklı bir kavramı ele alalım. Saygın insanlara "Bay" ve "Bayan" deriz; oldukça aptal bir tartışma olan "Bayan değil, Kadın diyeceksin!" söylemini görmezden gelelim. Bay kelimesi Türkçeye Sanskritçeden geçmiştir ve asıl kelime "Bhaga"dır. Hindu Destanlarından 'Bhagavad Gita' kelime çevirisi olarak 'İlahi Olanın Şarkısı' gibi bir anlama gelir. Bhaga kelimesi, İngilizce'deki 'Lord' kelimesine oldukça benzer. Bu kelimeler de zamanla farklılaşsa da özünde yine Gök Tanrıya bağlanır.

Yazıyı burada bitireceğim. Siz de anlatmak istediğim temel fikri anlamışsınızdır; kimse sizi zorluyor diye atalarınızdan ya da atalarınızın inancından utanmanıza gerek yok, keza Carl Jung psikolojisini araştırmış kişiler bilecektir ki psikolojik olarak bunlar kolektif olarak bilinç altımıza işlemiş şeylerdir. On binlerce yıl bu inançlarla yetişmiş bir ton milliyet var, iki bin yıllık 'İbrahimi inanç istilası' bu gelenekleri ne kadar bozabilir? elbette çok az, hatta o İbrahimi inançların içinden de Paganizm doğar ve bunu kimse engelleyemez. Hristiyanlardaki bazı Gnostik mezhepler, İslam'dan ise bazı Tasavvuf ekolleri Paganizm'i tekrar yaşatır. Bu dinlerin ana yapısına bakarsanız da, Pagan dinlerinden çöreklenilmiş gırla şey görürsünüz.

Esen kalın.

Yorumlar